
Cecil Rhodes ve Rhodes-Milner Yuvarlak Masası
Akıl kutusu Rhodes akademisyenlerini duymuş olmalısınız. Ama adını taşıdıkları adamı bilmiyor olabilirsiniz: Cecil John Rhodes. Rhodes adı, Yeni Dünya Düzeni gruplarının "dünya hükümeti" planıyla ilişkilendiriliyor. Bunun nedeni, De Beers elmasçılık şirketinin kurucusu olması. Bir ara dünya üzerinde satılan elmasların yüzde 90'ını kontrol eden De Beers, bugün pazarın yüzde 60'ını kontrol altında tutuyor.
1853 yılında İngiltere'de doğan Rhodes, servetini Afrika kıtasında kazandı. Hastalıklı bir çocuktu ve 1870'te Cape Kolonisi'nde daha sağlıklı hava koşullarında yaşaması için ağabeyinin yanına gönderildi. Yakınlardaki Kimberley'de elmas madeni bulununca, Rhodes de bu işe girdi. 19 yaşına geldiğinde elmas işinden küçük bir servet edinmişti bile. 1873-1881 yılları arasında Oxford'da eğitim gördü. Ama hayatının geri kalanını Afrika'da geçirdi.
İngiliz sömürgeciliğinin ateşli savunucularından Rhodes, sömürgecilik sisteminden büyük kazanç sağladı. Afrika'daki kolonilerdeki madencilik haklarını ve madenlerini ele geçirmek için İngiliz hükümetindeki güçlü dostlarını kullanmaktan çekinmiyordu. 1888'de De Beers Consolitated Ltd. şirketini kurdu ve Güney Amerika, Zambia, Zimbabwe ve Botswana'da elmas ticaretini tekeline aldı.
Zambia ve Zimbabwe bölgelerine Rhodes'in buradaki faaliyetleri ve prestiji nedeniyle Rhodesia adı verildi. Peki Rhodes, Güney Afrika'daki büyük küçük bütün madenleri ele geçirmeyi nasıl başarmıştı? Arkadaşı Lord Nathan Mayer, Rothschild'den ve Rotschild Londra Hanedanı'ndan yüklü miktarda borç alarak Rhodes'in kendine özgü bir sömürgecilik felsefesi vardı. İngiliz ırkının dünya üzerindeki en "uygar ırk" olduğuna ve Britanya sömürgeciliğinin dünyanın "aşağı" halklarını yücelteceğine inanıyordu.
Cape Kolonisi, Avustralya, Yeni Zelenda ve Kanada, İmparatorluğu yeni zirvelere taşıyacaktı ve tabii sefil, koyu tenli yerlilerin hayatları iyileşecekti. Tabii gerçekte yapılan, ülkenin doğal kaynaklarının toptan ele geçirilmesiydi. Ama önce bu bölgelerde yaşayan önemsiz kişilerin yok edilmesi gerekiyordu. 1880 ve 1. Dünya Savaşı arasındaki dönem, Afrika Kapışması olarak biliniyordu. Avrupalı uluslar, Afrika kıtasını paylaşmaya çalışıyordu. Sonunda Rhodes, İngiliz, Alman ve Amerikalıların dünyayı yöneteceklerine inandı.
Rhodes ve Gizli Seçkinler Cemiyeti
Rhodes, hayatı boyunca sağlık sorunları çekti ve vasiyetnamesini 6 kez değiştirdi. Yeniden yazmaya değer bir vasiyetnameydi. Çünkü Rhodes, o dönemde dünyanın en zengin adamıydı. Bu vasiyetname, 23 yaşında, fazla parası yokken yazdığı ilk vasiyetnamedir. Belgelerin bir bölümünde "amacı dünyaya İngiliz egemenliğini yaymak olan bir Gizli Cemiyet'in kurulması, tanıtılması ve geliştirilmesi için çalışmaktan" söz ediyordu. "Britanya İmparatorluğu'nun güçlendirilmesi ve uygarlık yoksunu bütün dünyanın İngiliz yönetimi altında birleştirilmesi, Birleşik Devletler'in geri alınması ve Anglosakson ırkının tek imparatorluk haline getirilmesi..." diye devam ediyordu vasiyet.
Gençliğinde Masonlara katılan Rhodes, cemiyetten pek etkilenmemişti. Masonluğun dünya çapındaki ağını ve etkisini dünyayı değiştirmek için kullanmayarak hata ettiği görüşündeydi. Şöyle yazıyordu:
"Sahip oldukları serveti ve gücü ne kadar etkili kullandıklarını görüyorum. Törenlerini düşünüyorum ve ne kadar kalabalık bir grup insanın kimi zaman dünyanın en saçma ve absürt ritüelleriyle amaçsızca vakit harcamasına şaşırıyorum."
Bazı araştırmacılar, Rhodes'in kendi gizli cemiyetini kurduğunu iddia ediyorlar: "Seçkinler Cemiyeti" (Society of the Elect). Rhodes ve "Pall Mall Gazette" editörü William T. Stead, 1891'de tanıştılar ve grubu birlikte tasarladılar. Rhodes, cemiyetin generali; Stead ve Lord Nathan mayer Rotschield de yardımcıları olacaktı. Bunun ardından "Üçlü Cunta" (Junta of Three) adlı derece, arkasından "Yeni Üye Çemberi" (Circle of Inıtiates) ve son olarak "Yardımcılar Birliği" (Assocation of Helpers) geliyordu.
Üst seviyelere İngiliz soyluları ve hükümet üyelerinden önemli isimler düşünüldü. Ama bu tasarının konuşma aşamasından daha ileri taşındığına dair hiçbir kanıt yoktu. Yazar Carroll Quigley, 1966 tarihli kitabı "Trajedi ve Umut"ta Seçkinler Cemiyeti'nin kesinlikle gerçek olduğunu ve Yardımcılar Birliği'nin Rhodes Milner Yuvarlak Masası (Rhodes-Milner Round Table) şeklinde organize edildiğini iddia ediyor.
Yine Rhodes'in vasiyetnameleri meselesine geliyoruz. 5. ve 6. vasiyetnamelere gelindiğinde, gizli cemiyetler göndermeleri yapmayı bırakmıştı ve bunun yerini Rhodes bursları tasarısı almıştı.
Rhodes BurslarıRhodes, 1902'de oldukça genç yaşta, 42'sinde öldü. 6. ve son vasiyeti geçerli sayıldı. İngiliz, alman ve ABD halkının genetik, ekonomik ve felsefi üstünlüğüne inandığı için ölümünden sonra servetinin büyük bölümünü Rhodes burs programını kurmaya ayırdı. Bu burs, İngiltere Oxord Üniversitesi tarafından veriliyor.
Bursuna ABD'yi dahil etmesinin altta yatan nedeni, yeni bir tür "felsefe krallarının" gelişimini desteklemekti. Bu gençlere doğru yolu bulacak ve ABD'yi Britanya Krallığı'na katılmaya yönlendireceklerdi.
Nihayetinde ABD'li ve Alman öğrencileri Oxford'a getirmekle ülkeler arasında daha büyük bir yakınlık doğacağını, savaşların önleneceğini düşünüyordu. Buna rağmen Almanlar, 1914-1932 arasında ve 1939-1970 yılları arasında programdan çıkarıldı. Kadınların başvurmasına 1975'ten sonra izin verildi.
Rhodes bursu alan önemli ABD vatandaşları arasında Müttefikler Kumandanı Wesley Clark, eski çalışma bakanı Robert Reich, Yüksek Mahkeme Üyesi David Souter, eski ABD başkanı Bill Clinton, şarkıcı Kris Kristofferson ve Louisiana Valisi Piyush Jindal sayılabilir.Rhodes-Milner Yuvarlak Masası
Burada oyuncuların sayısı artıyor ve olaylar çetrefilleşiyor. Rhodes, İngilizlerin ırksal üstünlüğü ve dünyayı yönetmesi gerektiği inancında yalnız değildi. Yüksek Komiser Alfred Lord Milner, bu dönemde olağanüstü nüfuzlu bir devlet adamıydı ve Rhodes'in düşüncelerine yakın duruyordu.
Milner, Almanya'da doğmuş olmasına rağmen kendini İngiliz kabul ediyordu ve o da imparatorluk hayalleri kuruyordu. Milner'e göre bütün büyük İngiltere sömürgelerinin kendi hükümetleri olmalıydı ve imparatorluk meseleleri, Londra'daki bir imparatorluk parlamentosundan yönetilmeliydi.
Sömürgeler, imparatorluk hükümetinde temsil edilecekti ve sömürgeler oldukça özerk hareket edebilecek, fakat savunma ve uluslararası ticaret sözleşmeleri gibi konular, Londra'da halledilecekti.
Abd, bu tür eyalet/federal sistemin en iyi örneklerinden biriydi ve Milner, İmparatorluk Federasyonu'nun imparatorluğun ömrünü uzatmanın ve onu korumanın tek yolu olduğunu düşünüyordu. Böylece beyaz İngilizler ilerleyebilecek, çoğalacak ve refah içinde yaşayacaktı. Yoksa Milner'e göre er ya da geç yerel nüfus, isyan edip bağımsızlık isteyecekti. Zaten öyle de oldu.
Dört farklı koloninin birleşerek Güney Afrika'yı oluşturmasıyla sonuçlanan 2. Boer Savaşı'nın ardından Milner, çevresine bir grup genç devlet görevlisi ve öneticiyi toplayarak büyük planına ortak etti. Bu topluluğa Milner'in Anaokulu deniyordu. Milner ve görüşlerini paylaşan arkadaşları, sonraki onyıllar içinde İngiliz hükümetinde önemli konumlara yükselseler de, İmparatorluk Federasyonu hayali gerçekleşmesi.
1910'da grup, bu görüşlerini paylaşmak için "Yuvarlak Masa" (Round Table) dergisini kurdu. Kendilerine "Moot" diyen cemiyet, bugün hala varlığını sürdürüyor.
1. Dünya Savaşı sonunda Abd Başkanı Woodrow Wilson'un en yakın danışmanı Edward M. House, Paris'te Yuvarlak Masa grubuyla buluştu. Bazı araştırmacılar, merkezi New York'ta olan Dış İlişkiler Konseyi'nin temellerinin bu toplantıda atıldığını öne sürüyor. Anlatılanlara göre Amerikalılar, bu kadar Anglosakson odaklı bir grubu dinlemeyi kabul etmediklerinden CFR'yi kurdular.