Mason Dergisi'nin 1993'ün Mart ayında yayınlanan sayısında; "mabette yapılan Ritüel çalışmalarının dışarıda konuşulmasının yasak olduğu" açıkça söylenmektedir. Yine masonların yayın organı olan Büyük Doğu Dergisi'nin 11. sayısında;
"Sembolleri ve localarda geçen olayları, tartışmaları açıklamak ahlâk dışı bir harekettir; davaya ve yemine ihanettir"denmektedir. Mason örgütünün kendi üyelerine yaptırdığı "Ketumiyet Yemini" ise gizliliğin örgüt içerisinde ne denli önemli olduğunu açıkça ispatlamaktadır. "2. Derece Çırak Ritüeli"ndeki bu yemin şöyledir:
"Şimdi ya da daha sonra öğretilecek Eski Masonluk Misterleriyle bunlara ait gizli sanatları, yönleri ve noktaları, bu dereceye usulüne göre kabul edilmiş olanların dışında hiç kimseye, kim olursa olsun hiçbir şekilde açıklamayacağım, ya da yalnız tam, kusursuz, düzgün bir locadayken ve onların da kendim gibi düzenli olduklarına tam bir kanaat getirdikten sonra usulüne göre açıklayacağım.
Yine söz veririm ve şerefim üzerine yemin ederim ki, bu sırları, hareketli ya da hareketsiz hiçbir şeyin üzerine yazmayacak, basmayacak, kazımayacak, işaretlemeyecek, resmetmeyecek, kesmeyecek ya da elimden gelip gücümün yettiğince de başkalarına yaptırmayacak, yapmalarına engel olacak, yapmalarına göz yummayacağım ki, bu hareketli ve hareketsiz şeyler üstünde herhangi bir kelime, hece, harf, işaret ya da şekil, ya da bunların en küçük izi bile, benim ihmal veya liyakatsizliğimden dolayı sırlarımız ile misterlerimizin usulsüz olarak başkasının okuyup anlamasına, öğrenmesine, ortaya çıkmasına neden olmasın." [4]
Peki nedir masonların gizlemekte bu kadar hassas oldukları sırlar? İtalya'daki P2 locası bu sorunun cevabını ortaya çıkarmıştır:
Topluma bir hayır kurumu ve ahlâk okulu gibi gözüken Mason localarında, gerçekte siyâsî ve ekonomik menfaatlere yönelik pek çok illegal faaliyet yürütülmektedir.
Fakat bu faaliyetlerin yürütüldüğü localar göz önünde değildir. Yani masonluğun geleneksel gizliliğine ilave olarak, bir de"bilinen localar" ve "gizli localar" şeklinde 2. bir gizlilik prensibi vardır. P2, söz konusu gizli localardan biridir. Bir önceki bölümde incelediğimiz gibi, bu loca diğer mason locaları gibi yeri ve adresi belli bir binada değil, Licio Gelli'nin gözlerden uzak villasının gizli bir bölümünde yer almıştır. İtalya'nın pek çok ünlü siyasetçi, bürokrat, işadamı ya da medya patronunun P2 toplantılarına katılması, bu gizlilik sayesinde mümkün olmuştur. Aksi takdirde P2 locası faaliyetlerini yürütemez, kısa sürede deşifre olurdu.
İşte Türkiye'deki P2'lerin sırrı da burada gizlidir: Türkiye'deki masonların faaliyetlerinin sadece çok küçük bir kısmı resmi makamların ve kamuoyunun bilgisi içindedir. Masonlar resmi olarak bilinen bir kaç ünlü loca merkezine sahiptirler. (İstanbul Nuru Ziya Sokak ve Tepebaşı'ndaki localar ) Oysa ki Türkiye'deki masonik yapılanmanın beyni, gizli localardadır.
Bunlar, Mason locası olduğu hiçbir şekilde bilinmeyen ve anlaşılamayan adreslerde yer alan özel ve gizli tapınaklardır. Bu gizli localar, ya Büyük Mason Üstatlarının bağımsız evlerinin yer seviyesinin altında kalan gizli mahzenlerinde ya da fabrikalarının ve holding binalarının yine gizli olan bodrum katlarında yer almaktadır. Bu gizli salonların bazıları, ayna görüntülü duvarların ya da gardırop kapağı gibi gözüken kapıların ardında gizlenmiştir. Son derece lüks ve ihtişamlı bir şekilde döşenen bu localara giden masonlar, sanki sıradan bir iş toplantısına ya da dost meclisine gider gibi hareket etmekte ve böylece şüphe çekmemektedirler. Toplantılara katılanlar arasında, Türkiye'nin en üst düzey masonları olduğu gibi, Tel-Aviv, Chicago ya da Paris locası gibi yabancı merkezlerden gelen ve hem uluslararası masonik kararları yerli "biraderlerine"aktaran hem de onlarla görüş alış-verişinde bulunan kimi yabancı masonlar da yer almaktadır. Eğer bu mekanlarda detaylı bir araştırma yapılırsa, örgütün illegal faaliyetlerine, yurtdışı bağlantılarına dair pek çok belge ortaya çıkacaktır.
Söz konusu gizli locaların sis perdesini biraz olsun aralayan önemli bir gelişme ise, bu localarda yapılan kimi garip ayinlerin medyaya yansıması olmuştur.
Bu ayinler, bundan 6 yüzyıl önce Kilise tarafından yasaklanan "Tapınak Şövalyeleri" tarikatının, günümüz Türkiyesi'nde hâlen yaşadığını ve 6 yüzyıl önceki sapkın ritüelleri hala uyguladıklarını göstermektedir.[5]
Kaynaklar
[1] Mimar Sinan, Üner Birkan, s: 63, no: 104, yıl: 1997
[2] Akasya Dergisi, s.62.
[3] Şakül Gibi, 3/25, s.20.
[4] Tanju Koray, "Çırak, 2. Derece Ritüeli" , sf.32-33.
[5] Aytekin Gezici, "Dünyayı Yöneten Gizli Örgütler" , Tutku Yayınevi, Ankara 2013, s.324-327.